5 Eylül 2014 Cuma

Görünmeyen estetik “Altın Oran”

Görünmeyen estetik “Altın Oran”


Sanatın hemen hemen çoğu alanında karşımıza çıkan bir kavram olan altın oran, estetik algımızı büyük oranda şekillendiren bir gerçek. Göze hoş gelen detaylar, özenle hesaplanmış oranlar. Peki nedir bu altın değerindeki oranlar ? Neden göze hoş gelir ?

Matematik ve sanatta, bir bütünün parçaları arasında gözlemlenen, uyum açısından en yetkin boyutları verdiği sanılan geometrik ve sayısal bir oran bağıntısı olarak geçiyor vikipedia’da. Kısaca matematik ve tasarımın uyumu olduğunu düşünüyorum.

Daha hoş görünme sebebi tabiki algı hiyerarşisinde gizli. Platon'a göre kozmik fiziğin anahtarı bu orandır. Altın oranı bir dikdörtgenin boyunun enine olan "en estetik" oranı olarak tanımlayanlar da vardır.

Altın oranın hoş bir algı yaratması bir yana bir yandan da belirli ölçülere göre hareket etmek bazen tasarım açısından belli bir kalıba sokma olarak algılanmaması gerekir. Canlı anatomisinde bile var olan bu düzen ilişkisi idealize bir karakter yaratmakta ve günümüzde çoğu estetik salonlarında bile uygulanmakta.
İdeal insan ?

Evrene hakim olan sayıların yasası, Tanrı‘nın matematik düzenini ortaya koyacaktır. İşte bu düzeni görmemizi sağlayacak anahtar, altın orandır…





Altın oran sabit değerini kendi sıralı sayı sistemi içerisinde gösteren İtalyan matematikçi Leonardo Fibonacci, bir gün tavşan çiftliği bulunan bir arkadaşıyla tavşanların yavrulaması üzerine konuşurken, En az iki aylık tavşanların yavruladığını öğrenmiş ve buna göre bir çift tavşanla yola çıkıldığında örneğin 100 ay sonra kaç tavşanın olacağı konusunda tartışmışlardır. Bunu bir matematik formülü ile açıklamaya çalışan Fibonacci, hangi ayı bulmak istiyorsak ondan önceki iki ayı toplayıp sonuca ulaşmamız gerektiği kanısına varmıştır. Ve bu çabası sonucunda kendi adıyla anılan sayıları bulmuştur.

“0, 1, 1, 2, 3, 5, 8, 13, 21, 34, 55, 89, 144, 233, 377, 610, 987, 1597, 2584, 4181…”

Yukarıda gösterilen Fibonacci sayıları, kendisinden önceki iki sayının toplamı ile devam etmektedir. Örneğin k sayısı, kendisinden önceki iki sayının (1+1); 13 sayısı da kendisinden önceki iki sayının (5+8) toplamını göstermektedir. “İyi de, peki bu sayıların altın oran ile bağlantısı nedir?” sorusu aklınıza gelebilir, onu da şöyle açıklayalım: Bir Fibonacci sayısının ile kendinden önceki sayıya bölümü ile elde edilen sonuç, 1,618′dir. Örneğin; 987 / 610 = 1,618032… sonucunu vermektedir. Bu durum, 89′dan daha küçük olan Fibonacci sayıları için 0,01 gibi küçük bir farklılıkla ortaya çıksa da, büyük sayıların tamamında sonuç aynıdır.

Milattan önce yapıldığı düşünülen bir yapı olduğu bilinmesine rağmen, altın oranı birebir görebildiğimiz Keops Piramidi’nin taban uzunluğu ile yüksekliğinin birbirine oranı altın oranı vermektedir. Bir başka örnek : İnsan vücudundaki en küçük elementlerde bile altın orandan bahsedilmektedir. DNA, düşey doğrultuda iç içe açılmış iki ayrı sarmaldan oluşmaktadır ve bu sarmalların uzunluğu 34 angström, genişlikleri 21 angtröm’dür. 21 ve 34 sayıları, Fibonacci sayı dizisinde arka arkaya gelen iki sayıdır ve bunların birbirine oranı altın orandır. Bunun gibi bir çok örnek bulmak mümkün..
Yukarıda verilen bilgiler ve sıralanan örneklerden anlaşıldığı üzere, varlık alemi bir sayısal sistem üzerine oturtulmuştur. Parçası olarak bulunduğumuz bu düzen de doğal olarak hoşumuza gidiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder