5 Eylül 2014 Cuma

“Kıyafetsiz Kelimeler”

“Kıyafetsiz Kelimeler”


Ahlak çok geniş bir kavram. Neyin doğru veya neyin yanlış olduğuyla ilgilenir. Kişiye, aileye, kültüre, coğrafyaya göre değişkenlik gösterebilen bu etik bilimi, değer yitirmeye başlamıştır.

Yürürken, bir bankta otururken, trafikteyken ve bunun gibi bir sürü eylem içinde bir sürü insan ile karşılaşıyor ve bazılarının tüm etik kurallarını çiğneyerek, kıyafetsiz kelimeleri bağıra bağıra söylediklerini görüyoruz. Özgürlük bu olmasa gerek.

“Nerde o eski zamanlar” diye yakınmayacağım ama günümüz koşullarında çok yaygın bir iletişim ağı var ve bu iletişim dünyalarında ahlak altı olarak bir sürü durum ve vaziyet var. Hal böyle iken düzey azalıyor ve kelimeler çıplak kalıyor.

İsteyen istediği gibi küfredebilir, bizi çok bağlayan bir durum yoktur bunda. Yalnız öyle bir hal aldı ki en kalabalık ortamlarda bağıra bağıra söylemenin şuursuzca olduğundan bahsediyorum. Çık kimsenin olmadığı yere dilediğince haykır. Ama insanları rahatsız etmeye hakkın yok.

Atanamamış bir eğitimci olduğumdan mı bilmem ama eğitimin önemini çoğu yazımda dile getiriyorum. Ailelere, öğretmenlere çok görev düşüyor. 15’ inden 15’ini bekleyen öğretmen mantığından çıkıp toplum adına dişe dokunur bir şeyler yapmaları şart.

Ali ata bak, Ayşe ip atla’ nın yanında insanlara küfür etmemeyi de öğretmeleri gerekir küçük yaşta. Peki ya aileler? Çocuklarına “Oğlum, amcaya şöyle küfret, bunu söyle” kafasında oldukça hep bir elden seviye düşüyorlar.

Ahlak masası sahilden sevgilileri toplamakla uğraşıyor veya tavla oynaması yasaklanıyor insanların. Küfredeni uyarsan kavga çıkacak, suçlu sen olacaksın polis nazarında.

Kendilerine değer vermeyen insanlar başkalarına da değer vermez. Kendine güvenen, kendini sevebilen çocuklar yetiştirmeliyiz ki dillerinde küfür yerine sevgi olsun.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder