“Sanata davet var”
Bir şehrin en büyük eksikliği sanattan uzaklaşmasıdır.
Tiyatrolarıyla, sergileriyle, konserleriyle, operasıyla ve daha nice sanat
dallarıyla bir şehri süslemek gerek . Şehri sanatla donatmak insanlara ruh
aşılamanın ön koşuludur bence.
Sanatın insana huzur verdiği muhakkak ki insanlarında huzur
bulması o denli ihtiyaçtır. Dolasıyla insanlarımızı birer birer sanata
yönlendirmeliyiz. Kendine yaşamsal güveni olmayan bir neslin yetiştiği bir
ortamda biraz gereksiz gibi görülebilir aksettiklerim ama sanat ve estetik
algısı insani bir ihtiyaçtır.
Devlet eliyle desteklenmeyen sanat dallarını millet olarak
yaygınlaştırmak ve sanata değer veren insanlarımızın elini taşın altına koyma
vaktinin geldiğini düşünüyorum. Sanatçı olup inzivaya çekilmektense gerçek bir
sanatçı olup toplumla iç içe olmayı tercih etmeliyiz.
Bundan birkaç yıl
önce Ondokuzmayıs Üniversitesi Grafik öğrencileri olarak İstanbul ve Samsun’da
açtığımız “Engellileri Anlamak” konulu afiş sergisinin İstanbul kısmında
sergiyi gezenlerin %80 i turistlerdi. Samsunda turist fazla olmadığından açılış
günü hariç diğer günleri sadece bir elin parmakları kadar insanlar ziyaret
etmişti.
Ne acı bir durumdur ki hiç mi hiç umursamaz hale geldiğimiz
konu sanat. Sadece paranın gündeme alındığı bir sosyokültürel ortamda her şeyin
para ile gerçekleşeceğini düşünmek her şeyin para olduğunu düşünmek bir yandan
gelecek kaygısı olmakla birlikte bir yandan da ne kadar duygusuzlaştırıldığımızı
gözler önüne seriyor bence..
Sadece para ile çözülmez
toplum sorunları. “Bir ülkede akıl ve sanattan çok, servete değer verilirse,
bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır. “ Diyor, H.FRIEDRICH. Keselerin de şiştiği yok ya
neyse ...
Şiddete meylin oldukça arttığı bir şehirde, her gün kadına
şiddetin konuşulduğu bir ortamda yaşamak istemiyorsak sizleri sanata davet
ediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder